1 Kasım 2012 Perşembe

(Âl-i İmrân: 3/173)


"HASBUNALLAHU VE Nİ'MEL VEKİL" 
 Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.

   Pozitivist bilinç kıskacındayız. Hayır. Güzel konularda konuşuyoruz yer yer anlaşıyoruz. Fakat kıskacında değiliz. Malum modernist müslümanlar diye anılmaktan yeniliğe koşmaktan ilme bir adım daha yaklaşayım demekten bir gece de pes etmedim. Rabbim düşüncemize bereket versin. Amin. Lakin söylenen güzel sözler http://www.haber5.com/video/?id=1086 Fethullah hoca efendinin sözleri gibi hiç bir sebep olamaz ki, zaruret olamaz ki Allahın farzı üzerine açılsın başlarımız. Pozitivistlik kötü değildir. Duygu düşünceyi olgularla duyularla anlatılması olarak iktisadi politik sosyal olguları açıklarken de kendi ihtiyaçlarına olgularına göre yorumlaması mantıkendir. Yapılması gerekenler modern neo-müslümanlara sıfırdan başlanmak için verilmedi. Sıfırla başlayıp bugünlere gelmedi. Teknolojide ekonomide yaşanılan sıkıntılar ülkeyi kasıp kavururken krizler Türkiye için teğet geçerken ki Avrupa kadar sarsılmamış, IMF olan borçlar azalmış, belli dünya ekonomileri içerisinde kredi derecelendirmelerce üst sıralara yerleşmişken kendi gelişmişliğini bırakıp bir yana sadece tevekkül ile olabilecek bir yöntem değildir siyaset.
   Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Müminin firâsetinden korkunuz; çünkü o, Allah’ın nûru ile bakar.” Sonra da şu âyet-i kerîmeyi okudu: “Şüphesiz bunda anlayışlı (firâsetli) olanlar için (nice) ibretler vardır.” (Tirmizî, Tefsir 15.) Hz. Peygamber’in okuduğu âyet-i kerîme, Hz. Lût aleyhisselamın uyarılarını dinlemeyen kavminin baş başa kaldığı belâları anlatan el-Hicr sûresinin 75. âyetidir. Müslüman tedbirler üzerinedir.Hadis-i şerifte buyuruldu ki : Çalışmak çalışıp kazanmak farzdır.[Taberani] Rızkımız gereğince nasıl çalışılıyorsa siyaseti ahlaki dairede yönetmek yöneticilik etmek de buna şayandır. Çünkü Hz. Muhammed'de (sav) yöneticilik yaptı. Ben bunu bir nevi çobanlığa benzetiyorum. Peygamber mesleği diye adlandırılan bir perspektifte yöneticiliktir. Ülke, vatan devlet millet illa bir yöneticiye ihtiyacı vardır ki bunların yapmaya kadir olduğu işler de vardır. Son peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) hadis ve sünnetleri ile bizlere gereken ışık ve nurunu yansıtmış ardından Hz. Ebubekr halife tayin edilmiştir. Günümüz siyasi bilgileriyle de bağdaşırsa ulus devlet olma bilinci yerleştikten sonra westphailadan sonra halklar ve haklar ortaya çıkmış milletler için siyaset kavramı çeşitli ideolojilerle devam etmiştir. Siyaset insanoğlunun başlangıcından beri vardır.Siyaset toplulukların yönetilmesi işidir. Topluluk ise dünya düzenidir. Ulus devlet olma süreciyle başlayan bir hengame de ekonomik politik sosyolojik etkiler göz ardı edilemez. 
   İmanımız ve ihlasımız Allah'a bağlılıktır. Dinimiz İslam yolumuz Kur-an ve hadislerdir. Şayet takdir Allah'ın tevekkül kulun işidir. İşlerimizi edebi daireden çıkmadan yapmamız neticesiyle her anlamda atılımlar ve yenilikler mübahtır. İslam yorumlara açık değildir. Fakat kadercilik anlayışı da sen otur rızkın eline gelsin de değildir. Ekonomik ticari askeri işlerimizi kendi kafamızı yormak neticesiyle elde edebiliriz. Kur'an-ı kerimde mal için hayır adı verilmiş ve mal övülmüştür. Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki: (Bir zaman gelir ki, kişi dinini ve dünyasını ancak para ile ayakta tutabilir.) [Taberani] Dinimiz, parayı değil, paranın sevgisini kötülemiştir. Rızkımızı helal yollardan kazanmak için biz gayretimizi göstermek gerekirse dış politika da rekabet etmek zorundayız. Teslimiyet iş yapıldıktan sonradır. Parayı ve silahları müslümanlar da kontrol ediyorlar sizin eleştirilerinize rağmen şuan bu hükümet IMF'e borç verecek duruma gelmiş ve mayıs ayında IMF'e olan borcumuz 1.9 milyon dolarda kapanacaktır. (Herhangi bir kimse, imkânı olduğu hâlde, borcunu vermeyip geciktirirse, [borcunu verinceye kadar] her gün amel defterine zulmetme günâhı yazılır.) [Taberânî] 
    Sizler için yapılanları görmemek ardına sadece sizin yapmak istediğiniz bir ötekileştirmedir. Ötekileştirerek sizler kendilerinizin yöneticilerine itaatsizlik edebilirsiniz. Demokrasi hak hukuk üzerine yapılan yanlışlarda itirazlar ve konuşma haklarınız mevcutken bunları bu günlerde yapabilirken olumlu yanları da görmezden gelmek takdir etmemek riyakarlıktır. Entegre olmak bizim için onlarla bağdaşmak onların kurallarını almakta değildir. Bu yolda taviz vermediğimizi ve günaha batmadığıımızı da bildirmek istiyorum. Sadece bakışınızın zayıf ve taraflı olduğundan böyle bir kanıda olduğunuzu düşünüyorum. size diyeceğim sizin dediğinizdir. Yani “İşleri ehillerine teslim ediniz.” “İşler ehillerine temsil edilmediğinde kıyameti bekleyiniz.” 
   Çağımıza göre yeniden yorumlanamayacak İslam ile birlikte önümüze bakmamız da şarttır. Biz Avrupaya batıya uymak için entegre olup ekonomik siyasi ekonomik ilişkilerimizi devam ettirmiyoruz. Biz bu pencereden bakarken aynı zamanda kapımızı da Müslümanlığa çeviriyoruz. Firâset, îmân kuvvetinden doğar. Kimin îmânı daha kuvvetli ise o nisbette firâseti keskin yâni isâbetli ve doğru olur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) dediği gibi isabetlice siyasete firasetle yeni bir bakış açısı getiriyoruz. Dar kalıplar içerisinde oturmak yerine çocuklarımıza ilim irfan için çabalıyoruz.Elbette dört dörtlük olamamakta tamamen teslim olamamaktandır. Umarım yazılarımız faydalı olur bir nebze yol olur.


 *Benim bir çok görüşüm bir tabire göre neo-müslümanlıkla uyuşuyor savunmalarımı kendi yorumlarımla yapıyorum. Ama dediklerinizi dikkate alıyor yazılarınızı okuyorum. Biraz uyuşabilirsek biraz uzlaşabilirsek biraz aydınlanabilirsek amenna..* 


 (Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızk için sıkıntı çekerseniz, Allahü teâlânın emrine uygun hareket edin.) [Taberani]