Birbirimizin düşüncelerine ne kadar katlanmak zorundayız bilmiyorum ama benimde hayatımda kabul ettiğim doğrularım vardır hepinizin olduğu gibi. Dünya biçarelerde kaybolmuş, dil din ırk mezhep eğitim siyasal ekonomik kültürel bir çok kavram içerisinde antipatik yorumlara maruz kalmış bir halde çok acınası geliyor bana.
Bu yazım Andımızın okunmasına karşı çıkan bir kişi üzerine yazılmıştır.
Ben Türk oğlu Türküm. Vatanım da Türkiyedir. Burada ikamet ediyorum. Osmanlı soyundan gelen nesilden kurulan devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşıyım. Irkçılık dincilik antilaiklik adına bir çok sosyopolitik konularda katbekat yol almışken Türkiye’miz de andımızı kaldırın nağmelerin benim aklıma ne yattı ne de sessiz kalmama yüreğim el verdi. Ben görüş olarak tahmin edilen sıradan yaşayan bir vatandaşım. Ve itiraf ediyorum andımızı okurken altına yapmışlardan biriside bendim.
Bu yazım Andımızın okunmasına karşı çıkan bir kişi üzerine yazılmıştır.
Ben Türk oğlu Türküm. Vatanım da Türkiyedir. Burada ikamet ediyorum. Osmanlı soyundan gelen nesilden kurulan devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşıyım. Irkçılık dincilik antilaiklik adına bir çok sosyopolitik konularda katbekat yol almışken Türkiye’miz de andımızı kaldırın nağmelerin benim aklıma ne yattı ne de sessiz kalmama yüreğim el verdi. Ben görüş olarak tahmin edilen sıradan yaşayan bir vatandaşım. Ve itiraf ediyorum andımızı okurken altına yapmışlardan biriside bendim.
Toplumsal düzenin kuralları vardır. Uluslararası hukuk içerisinde müeyyideleri uygulayamazsınız ama devlet kendi içerisinde yapılanmalar bir hiyerarşi içerisinde ulus devlet olma bilincini Westphalia’dan beri devam eden küreselleşme modern dünya kavramı içerisinde devam eden bir sismik kargaşa dahi olsa ulus devlet hala kendi içerisindeki yapılanmayı globalleşen dünyaya rağmen sürdürecektir. Yaşadığın yer Türkiye Andımız da bu vatanın vatandaşları için başından beri saydığı, sevmek zorunda olmadığı ama altına yapmak pahasına da olsa ülkü ülke millet bilincini kutsayan vatan toprakları için “Bir Milli Eğitim Bakanı olan Dr. Reşit Galip’in yazdığı “Andımız” 10 Mayıs 1933 yılından bu yana resmi olarak tüm Türkiye halkının çocuklarına zorunlu olarak” [1] okutulacaktır.
Türkiye halkı olmak Kürt Türk Alevi Sünni Şii diye resmiyette ayırmaz. Kendi ideolojilerinden sapmayan şahsı münhasırlar haricinde bunu devletin ve milletin her köşesinde bir fiil yaşarsınız. Türkiye de yaşamanın ayrıcalığıdır andımız. Çünkü bazı değerler yozlaşma serbestisine adım attığı anda asimilasyonlar ayrılıklar süregelir, tanıma, özerklik, federatif yapılanma, bağımsızlık istençleri ardı ardına olabilecek ihtimallerdir. Ki ben bunların Türkiye devleti sınırları içerisinde olabilecek demokratik ortamların olduğunu düşünmüyorum. Siz kendiniz buna hazırsınızdır, mahallenizde hazırlık yapılmıştır. Lakin bunun batısında doğusundaki ki ütopyaları içinde karanlık çağları devam ettiren kendi devlet türkülerini çağıran insanlar hazır değiller. İç siyasal ortamımız da bunlara hazır olmamışken 1983’ler de başlayan PKK-terör- çatışmaları günümüzde de devam ederken, daha komşularımız içerisinde uygun stratejimizi henüz dış politikadaki aktörlere göre belirlerken bırakın andımız her sabah okunsun. Ellemeyin, düşünmeyin de okunsun.
"Pastayı soğumadan keserseniz dağılır." Vatandaş olma bilinci yerleşsin. Sonrasında gelişecek açılımlar içerisinde olan “Anadilini öğrenme ve anadilde eğitim, kendi dilini, kültürünü ve tarihini araştırma, kendi dilinde basın-yayın faaliyetleri, sokak adlarının, hatta faturaların, tabelaların bölgede yaşayan halkın dilinde de yazılması, kendi geleneklerine uygun ad-soyad alabilme, tarihsel-yerel adların resmi olarak kullanılabilmesi, kamu ile ilişkilerde mesela yargılanmada veya idari makama dilekçe verirken kendi dilini kullanabilmesi, geleneksel bayram ve festivallerini kutlayabilmek, müze açabilmeleri, kendileri ile ilgili karar alma mekanizmalarına katılabilme.” [2] hakları onlara tanıyalım. Bazı şeyler vardır ki varlığınız Türk olmayanların varlığına armağan olmaz eziyet yük olur.Bazen düşündükleriniz haklı görünür ama teorik yönü de gerekçeleriyle vardır elbette. Her zaman düşününce bir başkasının da onu düşünebilme ihtimali olduğunu düşündüm. Okumalarım geç kalmasa da, yazmalarım bu yüzden geç kaldı. Belirtiyorum bir kastım yok bilin istedim. Ben size ders verecek nasihat edecek değilim. Yaş yarıştıracak da değilim ki sizi yazılarınızdan okuyorum tanıyorum sadece. Bu yazımı ister cevap olarak ister eleştiri olarak algılayın altı üstü bir yazı.Siz bilirsiniz.
Sadece bildiklerimi düşünce mayasında yazıya döküşümdür.
--Affola--
[1] Cemile Bayraktar, http://www.derindusunce.org/2012/10/09/varligim-turk-olmayanlarin-varligina-da-armagan-olsun/ , 9Ekim2012
[2] Prof.Erol Kurubaş, http://gundem.bugun.com.tr/pages/haberDetay.aspx?id=187687&yorum=1&sayfa=3 , Seda Şimşek ropörtajı, 26Mart2012
[2] Prof.Erol Kurubaş, http://gundem.bugun.com.tr/pages/haberDetay.aspx?id=187687&yorum=1&sayfa=3 , Seda Şimşek ropörtajı, 26Mart2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder