11 Ekim 2012 Perşembe

DÜŞÜNCEDE DUYARLILIK

" http://www.bdgdergi.com/edergi/sekizincisayi/ 'de ilk yazım olduğu için burada da paylaşıyorum."

   Düşünce toplum içinde kök salınca gönülde kalpte bir atıyormuş. Ölenle ölünüyormuş. Büyüğümüz halk ozanımız GARİP diye dillendiren elini öpenin elini öpen efendimiz diyerek söze giren Neşet Ertaş’a Allahtan rahmet yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diledikten sonra yazıma başlamak istiyorum. Bu dergi de ilk yazım. Heyecanlıyım. Duygulu ve duyarlıyım. Okunmasını diliyor ve samimiyetimle en güzel şekilde bunu bildirmek istiyorum. Cümlemizin aklına fikrine bereket versin Rabbim. Amin.  
    Düşünce deyince toplumsal olarak gerekli olan duyarsamadan bahsetmek istiyorum sizlere. Bizim Üstad dediğimiz zaman ilk başta anladığımız Necip Fazıl için de dava demek, toplum demek; bir düşünce bir tebessüm ve bir duyarsama demektir. Evvela saygı değer büyüklerimiz bizim için açtığı yolda yürürken örnek ve hassasiyetlerimizi ideallerimiz yolunda uygun şemalar içerisinden seçmemiz gerekiyor. Annelerimiz babalarımızın uyanık olması gereken bir dönemde yaşıyoruz. Toplumda olagelen kötü olaylar bizler için bir ibretlik durum.  Güven timsali Üstad bizim için bir yol çizmişken bunu fark etmekte toplum işi fark etmemekte bir noktada körlük işi. Davamız dediğimiz aslında bir ütopyadan ziyade toplum olma bilinci içerisinde yaşarken, milli duygularımız yönünde ne kadar yaşıyoruz ve
bunları hayatlarımıza ne kadar adabte edebiliyoruz. Milli ruhumuz içerisinde yer alan Türklük bilinci yaşadığımız günlerde İslamla bağdaşmış, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde Osmanlı imparatorluğu’nun ulu neslinin torunları olarak doğunun ve batının arasında köprü vazifesiyle yer almaktadır. Konjonktürel sistemin bize kattığı anlamı taşıması da vazife itibariyle hak ettiği yere getirmiştir. Toplum olarak bu bilincin farkındalıklarına da dikkat ederek toplum için gereken özeni göstermeliyiz.
   Necip Fazılın tabiriyle "Bir devirdi O tarihlerde (40'lı yıllar) küfür, bütün müesseseleriyle bir buzdağı gibiydi. Ortalıkta hiçbir hareket mevcut değildi. Müslümanlık zindanı camilerden bir hıçkırık sesi bile gelmiyordu. Bu gafiller, adeta, "camie girebiliyorum ya, ne devlet!" gibilerinden seviniyorlar ve hadım olmanın oltasında mesut görünüyorlardı. Şimdi şucu bucu geçinen bazı zümrelere adını vermiş isimlerden hiçbirini görmek mümkün değildi. Derken, meydan açılır gibi olduktan sonra ortaya çıktılar ve kendilerine evliyalık süsü vermekten de kaçınmadılar. Biz ise, mahut buzdağını, karda avuçlarımızı hohlarcasına, ciğerlerimizden kopan sıcak nefeslerle eritmeye çalıştık ve galiba bunda müessir olduk.
Fakat bu defa... Bu defa ortalık çamur kesildi ve şu andaki perişan manzara doğdu. Dahası ve en acısı, İslâm dava ve aksiyonunun bunlara izafe edilmesi, bunlarda göründüğü gibi zannedilmesi, İslâma aykırı cephenin bütün din hıncının bu beceriksizler üzerinde bir nevi boks talimi yastığına benzer bir avantaj kazanması ve İslâm davasını temsil gibi bir şeref ve ehliyetin, bu ehliyetsiz ellerde bilinmesidir!.. Biz, tam 30 yıl, tırnaklarımıza kan ve ciğerimize kaynar su oturmuş; bu netice için mi çalıştık, çabaladık, didindik, yırtındık, yıprandık, helak olduk?.. (1973)" 2012 yılında davasından bir nebze nasiplenmiş olalım ortalık çamur kesilmeden biz önünü tıkayalım ve geride kalan sağlıksız günlerden sonra elimiz de olan ışığımızı ve demokrasi adına hür ve özgür vatanımız için elimizden geleni yapalım. Üstada söylenen 1940’larda San’atına yazık etti ithamından sonra böyle güzel bir dava ehli nadir gelmiştir. Biz de en azından duyarlı bir vatandaş olarak duyardanmış bir konu üzerinde bir dava üzerinde kafamızı yoralım isterim. Boşa geçen vakitler için yanmak yerine bizim de vatanımız için bir adım atmamız gerekir. Atalarımızın, mehmetçiklerimizin kanıyla sulanmış bu topraklar içerisinde Allah-u Tealanın bize verdiği aklı ve fikri de kullanmak bir duyarlılık işidir. Geçmişte şuan ya da gelecekte her yerde daimi bir gerçeklik payıyla bir olmak için bu belirlenmiş yolda Hak’lanmak, Hakka tapan bağımsız bir istiklal’in devamlılığı ve sadakati için gereklidir.
   Genç, yaşlı; çoluk çocuk bütün Türkiye Müslümanları ve halkı adına edecek duam ve isteyecek bir temennim olursa edindiğiniz davanın hakikatine ve sahiplendiğiniz derece de maneviyatınıza bakmanızı arz ederim..

“ Ne doğu içinde kaybolmak ne batı içinde yol almak bize Hak olan kendimizi doğduğumuz topraklarda bulmak.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder